Günümüzde kolin ile ilgili yeterince bilgi sahibi olmayabilirsiniz. Ancak bu besin maddesinin sağlığımız üzerinde önemli bir etkisi olduğu ortaya konmuştur.
Kolin, ne bir vitamin ne de mineral sınıfında yer alan, insan sinir sisteminin düzgün çalışması için hayati öneme sahip organik bir bileşiktir.
Son yıllarda yapılan araştırmalar, kolin alımının bilişsel performansı artırma potansiyelinin yanı sıra, dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu ve disleksi gibi nörogelişimsel bozuklukların önlenmesine de yardımcı olabileceğini göstermektedir.
Ayrıca, bu besin öğesi insan nörogelişimi açısından da kritik bir rol oynamaktadır.
2018 yılında The FASEB Journal’da yayımlanan bir çalışma, hamilelik dönemlerinde kolin takviyesi alan annelerin bebeklerinin daha hızlı bilgi işleyebildiğini ortaya koymuştur. Bu durum, sağlıklı bir bilişsel işleyişin bir barometresi olarak kabul edilmektedir.
Bilim insanları kolini “mucize besin” olarak tanımlarken, aynı zamanda göz ardı edildiğini de vurgulamaktadır.
Öyleyse, kolin nerelerde bulunur ve yeterince alıyor muyuz?
Hayati bir besin
Brooklyn College’da sağlık ve beslenme bilimleri profesörü olan Xinyin Jiang, vücudumuzdaki her hücrenin kolin içerdiğini belirtmektedir.
Kolin, sağlığımız için gerekli olan “temel” bir besindir, ancak vücudumuz bunu yeterli miktarda üretemez.
Nutritional Insight danışmanlık şirketinin CEO’su Emma Derbyshire, bu sebeple kolini dışarıdan almamız gerektiğini ifade etmektedir. Kolin, omega-3 yağ asitlerine benzese de B vitaminleri ile daha fazla ilişkili bir besin maddesidir.
Kolin, en yoğun olarak kırmızı et, yumurta, balık, tavuk ve süt ürünleri gibi hayvansal gıdalarda bulunmakta; bazı bitkisel gıdalar gibi yer fıstığı, barbunya, mantar ve brokoli gibi besinlerde de yer almaktadır. Ancak hayvansal gıdalar genelde daha fazla kolin içerir.
Vücudumuzda karaciğer fonksiyonları gibi birçok süreç için koline ihtiyaç duyarız. Kolin eksikliği, çeşitli sağlık sorunlarına sebep olabilir.
Jiang, “Kolin, yağın karaciğerden taşınmasına yardımcı olur. Eksik olduğu takdirde karaciğer yağlanması riski meydana gelir,” demektedir.
Kolin aynı zamanda hücre zarlarının yapı taşlarını oluşturan fosfolipidlerin sentezine katkı sağlar. Kolin eksikliği, hücre çoğalmasını etkileyen genlerin ifadesini bozarak beyin gelişimi sırasında zarar verici etkilere yol açabilir.
Derbyshire, kolinin “beyin besini” olduğunu ve asetikolin adlı nörotransmitterin üretimi için gerekli olduğunu vurgulamaktadır. Asetilkolin, hafıza, öğrenme ve düşünme süreçlerinde kritik bir rol üstlenmektedir.
Prag Yaşam Bilimleri Çek Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bir çalışma, daha yüksek kolin alımına sahip bireylerin daha iyi hafızaya sahip olduğunu göstermiştir. Bu çalışma, orta yaşlarda kolin tüketiminin beyin sağlığını koruyabileceğini öne sürmektedir.
Kolin ayrıca, öğrenme ve hafızayı desteklediği düşünülen nootropik takviyelerde de sıkça yer bulmaktadır.
Öte yandan, kolin eksikliği Alzheimer ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıklarla ilişkilendirilmektedir.
Kolinin zihinsel sağlığa olan katkıları da göz ardı edilmemelidir. 2009 yılında yayımlanan bir çalışma, yüksek kolin alımının kaygı seviyelerinin düşmesi ile ilişkili olduğunu tespit etmiştir. Mart 2022’deki bir başka çalışma ise, yüksek kolin alımının depresyon riskini azalttığını göstermiştir.
Kolin alımının daha pek çok sağlık yararı olabileceği ortaya konmuştur.
Amerikan Beslen