Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Türkiye Basın Federasyonu tarafından gerçekleştirilen ödül törenine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu da katıldı. Erdoğan, konuşmasında, “Son törenimizden bu yana Gazze başta olmak üzere, sadece görevini yerine getiren birçok basın emekçisinin yaşamını yitirdiğini görüyoruz. İsrail’in Gaza’ya yönelik acımasız saldırılarında 212 gazeteci hayatını kaybetti. Tüm dünyanın muhalefetin şikayet makamı olarak gördüğü yabancı basın kuruluşlarının gözleri önünde, Filistinli gazeteciler canice katledilmeye devam ediyor. Gerçeklerin savunucusu olan bu kardeşlerimizi rahmetle anıyor, meslektaşları ve ailelerine başsağlığı diliyorum. Özgür, sorumlu ve milli bir basın, insanımızın doğru bilgilendirilmesi ve milli iradenin en önemli destekçilerinden biridir. Geleneksel hale gelmiş bu toplantıları sadece marifet sahiplerini ödüllendirdiğimiz bir etkinlik olarak görmüyoruz. Yalanın ve dezenformasyonun kol gezdiği bir dönemde, hak ve hakikat mücadelesine gönül vermiş medya mensuplarımızla dayanışmamızın bir sembolü olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
‘ANADOLU MEDYASI, BU TOPRAKLARIN VAZGEÇİLMEZ PARÇASIDIR’
Erdoğan, yerel basın kuruluşlarının çeşitli baskılara maruz kaldığını da dile getirerek, “81 vilayetimizi adeta karış karış gezerek, toplumun her kesimiyle bir araya geldim. Halkın içinden gelen bir siyasetçi olarak, ülkemizin dört bir yanında canla başla çalışan basın emekçisi arkadaşlarımızın olup biten zorlukları ve başlarına gelen tehditlerin farkındayım. Yerel medya, yalnızca ekonomik zorluklarla değil, çeşitli derebeyliklerle de mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Anadolu medyası, adını taşıdığı topraklara özeldir ve vazgeçilmezdir. Sizler, yazılı ve görsel medyanın kılcal damarlarısınız ve günümüzdeki varlığınız çok daha kıymetli hale gelmiştir” şeklinde konuştu.
‘TÜRKİYE ÇOK DAHA SERBEST MEDYA EKOSİSTEMİNE SAHİP’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk medyasının geçmişten günümüze değişimini de vurguladı. “Manşetlerle çarpışarak geldik. 25-30 yıl önceki manşetlere baktığınızda Türkiye’nin nereden nereye olduğunu görebilirsiniz. 28 Şubat dönemindeki medya atmosferini hatırlamaktan dahi rahatsızız. O dönem, manşetler aracılığıyla doğrudan hükümete ayar vermek, insanları hedef alarak onlara saldırmak gibi uygulamalar herkesin aklında. Ancak biz bu karanlık günleri geride bıraktık. Türkiye, 2002 öncesine göre daha özgür ve dinamik bir medya ekosistemine sahiptir. Bu özgürlük ortamı bazen sorumsuzluk boyutuna ulaşmaktadır, ancak biliyoruz ki, Türkiye’deki basın kuruluşları, Batı’daki meslektaşlarına göre daha fazla özgürlüğe sahiptir” değerlendirmesini yaptı.
‘MİKROFONU KAPAN MİLLETE HAKARET ETME CÜRETİNİ KENDİNDE BULUYOR’
Erdoğan, gazetecilik mesleğinin itibarına zarar veren durumlardan bahsederek, “Eline mikrofon ve kamera alan herkes kendini gazeteci olarak görmemelidir. Son günlerde,
