Chloé Zhao’nun sakin tavrı ve samimi görünüşü, film yapımındaki yaklaşımını yansıtıyor: Gerçekçilik, derin düşünce ve insan deneyimine yakınlık.
Çin doğumlu sinemacı, En İyi Yönetmen Oscar’ını kazanan ilk beyaz olmayan kadın olma unvanına sahip. Zhao, günümüze kadar bu prestijli ödülü almayı başaran üç kadın yönetmenden biridir.
Bu yıl yalnızca bir kadın yönetmen, Coralie Fargeat, Oscar’larda En İyi Yönetmen dalında aday gösterildi. Ödül ise Sean Baker’a verildi.
Ünlü Hollywood yönetmenlerinden biri olan Zhao, tüm başarılarına rağmen son derece alçakgönüllü bir profil çiziyor.
BBC’nin 2024 yılına ait 100 Kadın listesinde yer alan Zhao, çoğunlukla profesyonel olmayan oyuncularla çalışma kararıyla dikkat çekiyor.
2021 yılında En İyi Film Oscar’ını kazanan Nomadland filminde, yolculuğunda karşılaştığı kişileri kendi yaşamlarını oynayarak filme dahil etti.
Zhao’nun marjinalleşmiş ve temsil edilmeyen gruplara yer verme konusundaki kararlılığı, yönettiği tüm projelerde kendisini gösteriyor, bu Marvel süper kahraman filmleri için de geçerli.
Eternals filminde, oyuncu kadrosunun çeşitliliğini sağlama konusundaki çabası dikkat çekti. Bu film, Marvel tarihindeki ilk eşcinsel öpüşme sahnesini de içeriyor.
“Bu benim için, Marvel için ve oyuncu kadrosu için çok önemliydi,” diyor Zhao.
“Bu hikaye, medeniyetin başlangıcında Dünya’ya gelmiş bir grubu anlatıyor, bu nedenle olabildiğince farklı grupların temsil edilmesi gerekir,” şeklinde ekliyor.
Buna karşın, bazı ülkelerde LGBTQ+ karakterlerin temsilini yasaklayan yasalar nedeniyle Eternals, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Katar gibi yerlerde yasaklandı.
Zhao, bunun sürpriz olmadığını belirtiyor. “Bunu bekliyorduk ancak bizim için doğru olanı yapmamız gerekiyordu,” diye ekliyor.
‘Hala ait hissetmiyorum’
Zhao için sinema, hem bir ayrıcalık hem de toplumsal bir sorumluluk. Bu, dünyada etki yaratmak için sunulan eşsiz bir imkan.
Filmleri, çoğunlukla kendi yabancılaşma deneyimlerinden esinlenerek, yalnızlık, kimlik ve aidiyet gibi temaları işliyor.
Pekin doğumlu yönetmen, Brighton’da yatılı bir okulda okumak için İngiltere’ye gelmiş ve ardından ABD’ye taşınmış. Yabancı olarak yaşadığı tecrübeler, hikaye anlatımını derinden etkilemiş ve yerinden edilmişlik hissinin evrenselliğini yakalamasına olanak tanımış.
“Ergenlik döneminde pek çok kişi bir noktada dışlanmış hisseder. Ben de çok yalnız hissettiğimi hatırlıyorum. Şu an 42 yaşındayım ve hâlâ bir yere ait hissetmiyorum,” diyor.
Zhao, 2015 yılında Songs My Brothers Thought Me adlı filmle uzun metrajlı kariyerine başlamış. 2020 yılında ise Nomadland ile geniş kitlelerce tanınmaya başladı.
Nomadland, Frances McDormand’ın canlandırdığı 60 yaşındaki bir kadının ekonomik buhran sırasında işini kaybedip Batı Amerika’da karavanıyla geçirdiği hayatı konu alıyor.
Film, ekonomik zorlukların yanı sıra yalnızlık ve aidiyet arayışını da ele alıyor. Nomadland, En İyi Film, En İyi Yönetmen ve McDormand’a En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini kazandırdı.
‘Daha derin temsiliyet’
Zhao, çeşitlilik konusunda kamera önünde önemli bir ilerleme kaydedildiğini ifade ediyor ancak film endüstrisinde “daha derin temsiliyet” gerektiğini vurguluyor.
“İnsanlar sadece insan olamaz mı? Belli ten rengine veya