Afganistan’da hamile kadınlar, son zamanlarda birçok sağlık tesisi ve doğumhanenin kapanması nedeniyle sağlık hizmetlerine erişmekte güçlük çekiyor. Ülkedeki pek çok kadın, hamilelik sürecinde önerilen en az dört doktor muayenesini gerçekleştirebilmekte zorlanıyor.
Kuzey Badahşan eyaletinde altı aylık hamile olan Ferhunde, “İkinci bebeğimin doğumunun benim ya da bebeğimin ölümüne sebep olmasından korkuyorum” sözleriyle korkularını ifade ediyor.
Ferhunde, bebeğini Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından işletilen 60 yataklı bir doğum hastanesinde dünyaya getirmeyi planlamaktaydı. Ancak hastanenin doğum ünitesi Temmuz ayından bu yana kapalı durumda.
“İlk çocuğumu sezaryenle doğurmuştum. Bu sefer ne olacağını bilmiyorum” diyerek kaygılarını dile getiren Ferhunde, bu konuda genel olarak endişeli olduğunu belirtiyor.
BBC Afgan Servisi, Ferhunde gibi genç kadınların, ülkedeki doğum hizmetlerinin durumunu anlatan birçok tanıklığını dinledi.
Kadın doğum hizmetlerindeki olanaksızlıklar
Badahşan, halk arasında “doğum yapmak için en kötü yer” olarak biliniyor. Dağlık ve ulaşılması güç olan bu bölge, WHO’nun sunduğu tesis ile kadınlar için önemli bir destek sunuyordu.
WHO yetkilileri, BBC’ye verdikleri demeçte, finansman eksiklikleri nedeniyle hastanenin doğum ünitesini kapatma zorunluluğu hissettiklerini açıkladı.
Doğum ünitesinin eski bir çalışanı, servis kapatılmadan önce günlük olarak hastanede 15’e kadar sezaryen ameliyatı yapıldığını belirtti. Hastane genellikle aşırı kalabalık bir durumda bulunuyordu.
WHO yetkilisi, “Bu hastanede histerektomi ve sistektomi gibi başka ameliyatlar da gerçekleştiriliyordu” diye ekledi.
Badahşan’daki diğer tek doğum hastanesi ise Ağa Han adlı hayır kurumu tarafından finanse ediliyor. Ancak, 30 yatak kapasitesine sahip bu hastane, artan taleple başa çıkma konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor.
Bölgedeki en yakın hastane ise arabanızla neredeyse beş saat uzaklıkta bulunan Kunduz’da yer alıyor. Çoğu kişi Ferhunde gibi araba kiralayacak maddi imkana sahip değil. Üstelik, para bulsalar bile Kunduz’daki hastaneye kabul edilme garantisi bulunmuyor.
Ölüm sayıları kötüleşiyor
UNICEF’in verilerine göre, 2020 yılında kaydedilen anne ölüm oranı, 100 bin doğumda 620 olarak belirlendi. Bu oran, küresel ortalamanın neredeyse üç katı seviyesindedir.
UNICEF’in raporunda, “Afganistan, bebek, çocuk ya da anne olmak için dünyanın en tehlikeli yerlerinden biri olmaya devam ediyor” ifadeleri yer alırken, sağlık kuruluşlarına erişimin zorluğu da vurgulandı.
2023 yılı itibarıyla her 1000 doğumda 37 bebek ölümü kaydedildi. Celalabad’dan bir doktor, bebek ölümlerinin anne ölümlerine oranla daha hızlı bir artış gösterdiğini dile getirdi.
Bu doktor, “Devlet hastanelerinde prematüre bebekleri koruyacak altyapımız yok. Doğum sırasında yaşanan komplikasyonlar için koşullarımız son derece kötü” şeklinde ekledi.
Ebe eksikliği
Yakın tarihli bir UNICEF raporuna göre, kadınların üçte biri sağlık kuruluşu olmayan bölgelerde doğum yapıyor. Taliban’ın uyguladığı sosyal kısıtlamalar nedeniyle sağlık çalışanları seyahat etmekte çekingen davranıyor.
Bunun sonucunda, birçok kadın eğitim almamış akrabalarına ve komşularına başvurmak zorunda kalıyor. Kandahar’ın ücra bir bölgesindeki bir ebe, “Bölgedeki doğum hizmetlerinin yokluğu nedeniyle bazı kadınlar evde doğum yapıyor ve bu durum tıbbi yardım ve hijyen açısından tamamen yetersiz” diyor.
Bir ebe ise, “Köylüler, sabaha karşı ikide doğum yapmış bir kadını hastaneye getirdiler; ama plasenta dışarı çıkmamıştı” şeklinde bir örnek veriyor.
Aile, gündoğumuna kadar bekleyip kadını hastaneye yetiştirebilmiş. Ebe, “Çok acı çekiyordu. Elimizden gelenin en iyisini yaptık ve kadını acılarından kurtardık” diye ekledi. Hafif bir gecikmenin bile ölüm açısından ciddi sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor.
Bedenin ve ruhun yok oluşu
Kadınların yalnızca küçük bir kesimi hastane masraflarını karşılayabiliyor. Kabil’deki özel Shefajo kliniğinde, daha önce yedi kez düşük yapmış 35 yaşındaki Musrsal ve dört kez düşük yapmış 20 yaşındaki Hamida ile tanışılıyor.
Her iki kadının da travmaları hala taze. Musrsal, “Ne zaman bir çocuk kaybetsem, hafızamın yarısını kaybetmiş gibi hissediyorum. Saçlarımın yarısını kaybettim. Her çocuk kaybında ruhsal sorunlar yaşıyorum” diyor.
Musrsal, doktorların kendisine düşük nedeninin “yetersiz beslenme ve kilo alımında zorluk” olduğunu söylediklerini hatırlatıyor. Musrsal, pek çok Afgan kadının aksine hâlâ bir devlet işinde çalışmakta, yeterli gıda tüketmekte ve fiziksel olarak zorlu işlerden kaçınmakta.
20 yaşındaki Hamida, kliniğe ipek bir çarşafla ve parmakları kınalanmış halde giriş yapıyor. Yüz ifadesi açık. Hamida, “Son düşüğümü yaklaşık altı ay önce yaşadım. O zamandan beri Kandahar, Quetta ve Chaman’daki doktorlara danıştım” diyerek tedavi sürecinden bahsediyor. Son iki şehir Pakistan’da yer alıyor. Kandahar’daki doktorlar ise bakteriyel bir enfeksiyon tespit etmiş ve ona bir aşı önermiş.
16 yaşında evlenmeye zorlanan Hamida, henüz çocuk sahibi olamadığı için çevresindekilerin alay konusu olduğunu dile getiriyor. “Bazı insanlar benimle dalga geçiyor ve neden çocuk sahibi olmadığımı soruyor. Bu sözlere dayanmak benim için oldukça zor” ifadesini kullanıyor.
Her iki kadın da birçok testten geçirilmiş durumda ve şimdi sonuçları bekliyor. Musrsal ve Hamida, jinekolog Dr. Najmussama Shefajo’nun hastaları.
Dr. Shefajo, sağlık hizmetlerinde yaşanan keskin düşüşün temel nedenlerini şöyle özetliyor: “Ana etkenler, kadın doktor ve hemşirelerin eksikliği, uzmanlaşmış hastanelerin yetersizliği ve ilaç sıkıntısı. Okuma yazma bilmemek ve toplum içinde farkındalık eksikliğinin yan etkileri de başlıca sebepler arasında yer alıyor.”
Taliban’ın 2021’de iktidara gelmesinin ardından, pek çok deneyimli kadın doktor ülkeyi terk etti. Yeni hükümet, yeni mezun kadın doktorlara tıp lisansı vermediği için durum daha da kötüleşti.
Dr. Shefajo, “Kadın doktor açığı giderek artıyor ve bu durum daha da kötüleşecek” diyerek devlet hastanelerinin talebi karşılayamayacağının ve gerekli sağlık hizmetini sunamayacağının altını çiziyor.
Çok sayıda anneden bir devlet hastanesinde kanaması olan üç-dört annenin aynı yatakta tedavi edildiğini gördüğünü belirten Dr. Shefajo, başka bir yerde beş bebeğin tek bir kuvözde yer aldığına tanıklık ettiğini vurguluyor.
Karşılıklı suçlamalar
Taliban hükümetinin sağlık bakanlığı sözcüsü, doğum sağlığındaki olumsuz gelişmeleri önceki yönetime atfetti. Dr. Şerafet Zaman, sürdürülebilir bir sağlık projesi için bağışçı bulma çabasında olduklarını belirtti.
Dr. Zaman, Afgan halkına daha iyi sağlık hizmetleri sunacak projeler üzerinde çalışmak istediklerini de vurguladı.
Dr. Amar ise sağlık hizmetlerini iyileştirmek için hem merkezi bütçeden hem de uluslararası fonlardan kaynak arayışında olduklarını ve bunun uzun bir süreç olabileceğini belirtti.
Badahşan’a dönen Ferhunde ise derin bir endişe içinde. Bebeğinin Ekim ayında doğması bekleniyor ve önümüzdeki aylardaki belirsizlikten korku duyuyor.
İşleyen tek hastane aşırı kalabalık olup hastaları geri çevirmekte. Ferhunde, buraya kabul edilme şansının düşük olduğunu ifade ediyor.
“Özel bir hastaneye gitmek için 25000 Afgani (355 dolar) ödeme gücüm yok” diye ekleyerek mevcut şartlar karşısında çaresizliğini dile getiriyor.
Taliban’ın getirdiği kısıtlamalar nedeniyle evde doğum yapacak bir ebe bulmanın da imkansız olduğunu biliyor. “Kadınların hastanelere erişimi oldukça kısıtlı. Hükümet umursamıyor” diyerek hayal kırıklığını dile getiriyor.
Afgan hastaların isimleri kimliklerini koruma amacıyla değiştirilmiştir.
